9 Ağustos 2007 Perşembe

ERCİŞ

Erciş, Van ilinin en büyük ilçesidir. Van Gölü'nden 5 kilometre içeride, 25 metre yükseklikte kurulmuş olan Erciş'in yüzölçümü 2115 kilometre kare, denizden yüksekliği 1750 metre, Van'a uzaklığı ise 100 kilometredir.

2 beldesi, 12 mahallesi, 86 köyü ve 36 mezrası bulunmaktadır. İlçe merkezi nüfusu 73.200'dür(2000) köyleriyle birlikte toplam nüfusu ise 145.229'dur. Bugün de çevre il ve ilçelerden yoğun şekilde göç almaktadır.

13. yüzyılda ünlü ticaret yolunun geçtiği Erciş'in bugün doğunun batıya açılan kapısı olması buraya ayrı bir önem kazandırmıştır. İran'dan Ortadoğu ülkelerine giden transit yol buradan geçmektedir. Erciş-Ağrı , Erciş-Bitlis ve Erciş-Van karayoluyla yurdumuzun her tarafından gidilmektedir

Erciş Ovası, Van Gölü kıyılarının en geniş ovalarından biridir. Ova, geniş vadiler boyunca içerilere sokulmuştur. Zilan Deresi'nin geçtiği yerlere "Hatun Çukurovası" , üzerinde Erciş ilçesinin bulunduğu düzlüğe de "Suluova" adı verilmektedir. Ayrıca bol otlu ve sulu birçok ova ve yaylası bulunmaktadır. Belli başlı akarsuları, ovayı kuzeyden güneye geçen zilan deresi, Deliçay, İrşad Çayı ve Yekmal Çayı'dır.

Kuzeyinde Aladağ ve Tendürek, İlçeye yaklaştıkça Meydan Dağı, Gürgür, Baba Dağı, Zurnaki Tepe, hemen devamında Grekor ve Kızılkaya Tepeleri ilçeye hakim yükseltilerdir 1841 yılında Van Gölü sularının tekrar alçalıp yükselmesi sonucu Erciş halkı, eski yerleşim yerleri olan Erciş Kalesi ve civarını terkederek Yukarı Çınarlı, Gölağzı, Kasımbağı, Alkanat ve Çelebibağı'na, idare merkezi de bugünkü erciş'in kurulduğu 15-20 hanelik bir köy olan Eganis (Akans) adı verilen yere taşınmış ve burası Erciş adını almıştır. 1910 yılında ilçe olmuş, 18 Mayıs 1915 'te Rus ve Ermeni işbirliği ile işgal edilmiş ve 1 Nisan 1918 de de kurtarılmıştır.

Tarihte Arzaşkun, Arsissa, Argişti Khinili, Arciş, Ardişi, Eganis, Erdiş şeklinde geçen ilçenin adını, Urartu Krallarından II. Arsissa veya bu topraklar üzerinde kurulduğu belirtilen Arsissa veya Arzaşkun adlı şehirlerden aldığı tahmin edilmektedir. Bugün Erciş'te birçok tarihi eser ve yer bulunmaktadır. İlçenin Çelebibağı beldesinde Tunç Çağından günümüze kadar kullanılan ve üzerinde Urartular'a Selçuklular'a Osmanlılar'a, Celayirlilere ve karakoyunlular'a ait değişik örneklerin bulunduğu mezarlığı, Van Bitlis ve Ağrı yol güzergahlarında bulunan Karakoyunlular'a ait Kadem Paşa Hatun, Zortul ve Akçayuva Kübmetleri, Osmanlı-İran savaşlarında büyük önem kazanan ve şu anda Van gölü suları içerisinde sadece iki yıkık bedeni kalan Erciş Kalesi , ilçenin hemen kuzeyinde Urartular'dan kaldığı belirtilen Zernaki şehir kalıntısı sadece birkaçıdır.

Doğu Anadolu bölgesinin Tatvan'la birlikte en gelişmiş ve düzenli ilçesidir. Ticaret hayatı güçlüdür fakat özellikle Kükürt gibi doğal ürünlerini işleyecek bir orta boy sanayiden yoksundur. Şehrin önemli geçim kaynaklarının başında Erciş Şeker Fabrikası gelmektedir. Ayrıca Vangölü havzasındaki ilçe belediyeler içerisinde ekonomik gelişme itibariyle ilk sıradadır. Kültürel havza itibariyle ise, Van kentinden çok Ahlat ve Adilcevaz kuzey Vangölü hattına daha yakındır. Bu yönüyle Van ve Erzurum arasındaki kültürel geçiş bölgesi özelliği gösterir. Folklorik öğeleri daha çok Bitlis havzasının karakterini gösterir. Bölgesinin demografik ve ekonomik çekim merkezidir. Doğal güzellikleri itibariyle Ahlat'tan sonra ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Şehrin Osmanlı dönemindeki mahalle düzeni korunmakla beraber on yıllarda yüksek katlı yapılaşmaların artmasıyla otantik görünümünü kaybetmiştir. Vangölü kıyıları da aynı ekolojik sorunla yüzyüzedir. Korunması ve doğal özellikleri geliştirilmesi gereken bir beldedir. Türkiye'nin en güzel ilçelerinden biridir.

Ayrıca belirtmekte fayda var Erciş; tarihinde Karakoyunlu Devleti'ne başkentlik yapmış bir ilçe olma özelliğide taşımaktadır.

VAN - ERCİŞ

ercis

VAN KALESİ

VAN KALESİ:Şehir merkezine 5 km. uzaklıktadır. Van Gölü kıyısında, ovaya hakim bir kayalık üzerinde kurulmuştur. Doğu-batı istikametinde uzanan kale, 1800 m. uzunluğunda, 120 m. genişliğinde ve yaklaşık 80 m. yüksekliğindedir.
M.Ö.855 yılında Urartu Kralı I. Sardur tarafından yaptırılan Van Kalesi, İç kale ve Dış Kale olmak üzere iki kısımdan meydana gelmektedir. İç kaledeki, Urartu döneminden kalma en önemli yapılar, Sardur (Madır) Burcu, sur duvarları, Urartu kralları Menua ve I. Argişti’ye ait mezarlar, su sarnıcına ulaşan Binbir Merdiven, açık hava tapınağı ve Analıkız olarak adlandırılan iki adet tapınak nişidir.
Kalenin kuzeybatı tarafında bulunan Sardur Burcu, üzerinde Kral I. Sardur’a ait çivi yazılı bir yazıt bulunmasından dolayı önem taşımaktadır. Asur çivi yazısı ile yazılmış bu yazıt, bilinen en eski Urartu yazıtıdır.
Kalenin önemli diğer bir yapısı da, I. Argişti’ye ait kaya mezarıdır. Hemen bunun dışındaki kaya üzerinde, Urartular’ın günümüze ulaşan en uzun yazıtı olan Horhor Yazıtları bulunur
Kalenin kuzeydoğu tarafında II. Sarduri döneminde yapılmış olan, iki anıtsal niştan oluşan ve bugün halk arasında Analıkız olarak adlandırılan bir açık hava tapınağı yer almaktadır.
Urartulardan Osmanlılar’a kadar yerleşime sahne olan Van Kalesi’e Osmanlı döneminde, iç kale sur duvarları, iki giriş kapısı, cephanelik, ambar, kuleler ve Van’daki ilk İslam eseri olma özelliğini taşıyan Süleyman Han Cami eklenmiştir

VAN GÖLÜ

vangolu

VAN

VAN

Halk arasında söylenen "Dünyada Van, Ahirette İman" sözüyle Van ilimizin eşşiz güzelliği ifade ediliyor.

Van tarih boyunca birçok medeniyete beşiklik yapmış illerimizden biridir.

Urartular döneminde Tuşba adıyla başkentlik yapmış, Alpaslan'ın oğlu Melikşah tarafından 1064 tarihinde fethedilmesiyle Türk hakimiyetine girmiştir. Osmanlılar döneminde ‘Vilayet-i Sitte' adı verilen ve bugünkü bütün Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerini içine alan altı ilden birisi Van'dır. I. Dünya Savaşı esnasında Van'ın Ruslar tarafından işgal edilmesi üzerine bugünkü Van Kalesinin güneyinde harabeleri bulunan eski Van Ermeniler tarafından tamamen yıkılmış, işgal sebebiyle Anadolu'nun içlerine göç etmek zorunda kalan Vanlıların üçte ikisi zor tabiat şartları, hastalıklar, başta Ermeni çeteleri olmak üzere düşman saldırıları sonucunda şehit olup kurtuluştan sonra yurtlarına dönememişlerdir. 2 Nisan 1918'de Ali İhsan Sabis Paşa komutasındaki Türk Ordusu Van'a girdiğinde şehir tam anlamıyla yangın artığı bir harabedir. Bugün Van Şehrinin kurulu bulunduğu yer Osmanlılar döneminde bağlık, bahçelik olarak kullanılmıştır.Cumhuriyetimizin kurulmasıyla yapılan yeni il düzenlemesinde Van 7 ilçenin bağlı bulunduğu bir il olarak yer almıştır. Bugün merkez ilçeyle birlikte ilçe sayısı 12dir. Cumhuriyet döneminde adeta yeni baştan yaratılan şehir bazı eksik ve aksaklıklara rağmen Cumhuriyetin 75. yılında Cumhuriyetle yarışır bir mesafe alabilmiştir.


Urartulular, Bizanslılar, Ermeniler, Müslüman Araplar, Selçuklular, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılardan kalan tarihi eserlerle tam anlamıyla tarihi bir şehir olan Van güzel gölü, eşsiz su ve ışık potansiyeli, ılımlı iklim ve tabiat güzellikleriyle aynı zamanda bir turizm şehridir. Tarihi İpek Yolu üzerindeki Van, yabancı bir ülke ile en uzun sınıra sahip olan il olarak, .sınır ticaretinde de ciddi mesafeler almıştır.Kışın dondurmayan, yazın pişirmeyen havası ile Van Türkiye'nin en fazla güneş alan illerinden biridir.


Türkiye'nin rakımı itibariyle en yüksek ili olan Van ciddi bir hayvan potansiyeline sahiptir. Van-Et gibi Türkiye'nin sınırlarını aşan bir kuruluşa sahip olan ilimiz ticaret ve sanayi alanında da emsali illere göre de bir hayli mesafe almıştır.Yatırımcı kuruluşların çoğunun bölge müdürlüklerinin bulunduğu ilimiz birçok alanda Bitlis, Muş ve Hakkari illerinin merkezi konumundadır. 100. Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi ve Yüksek İhtisas Hastanesi ile şehir aynı zamanda bir sağlık merkezi olma yoluna girmiştir. İl bazında 201185 öğrencisi, üniversitesi, uluslar arası nitelikteki havaalanı, ilk ve ortaöğretim okulları, sağlık kuruluşları, kamu ve özel sektöre ait fabrikaları, sosyal yapısı, hayvancılığı, kültürel hayatı, sportif faaliyetleri, esnaf ve sanatkarları; özetle bütün yönleriyle Van büyük Atatürk'ün gösterdiği çağdaş medeniyet hedefine doğru hızla ilerlemektedir.Bütün bunlara rağmen Van Bölgesi 19. yüzyıl sonu il 20. yüzyıl başındaki parlak durumuna nazaran iç göçler sonucu terkedilmiş tarlaları, bozulmuş sulama tesisleri, harabeyi andıran köyleri ile bugün maalesef daha sönük ve daha geri bir manzara arzetmektedir. Bu bölgenin eskisinden daha yüksek bir düzeye getirilmesi biran önce başlanılması gereken milli bir görevdir. Bu yolda gerçekleştirilmiş barajlar, elektrik santralleri, çimento, şeker, dokuma, deri, yem ve et kombinaları işletilen maden yatakları nispeten düzgün yollar bölge insanının hayatını bir parça kolaylaştırmış ise de bütün bunlara rağmen Doğu Anadolu bölgesi ve Van Bölümü halen potansiyeline uygun gelişmeyi kaydetmekten çok uzaktır.


VAN

van